bakın ferhunde yine çalışıyor. o hep meşguldür zaten.ara sıra hiç bir iş yapmadan boşluğa bakıyor gibi görünür ama siz aldanmayın. geçmiş olayları her sesi, sessizliği, bakışı, duruşu özelden genele ve genelden özele tek tek , tekrar tekrar inceler, özümser. -oynat uğurcum- .çoğu zaman bunlarla ilgili bir yazılı rapor oluşturmaz ama gerektiğinde ısıtıp masaya koymak için dondurucuya atar. hiç beklenmedik bir anda bir melodiden, mekandan, renkten ve ya bakıştan olayı hatırlar, bulunduğu buz gibi yerden çıkarır, ısıtmaya ve tekrar düşünmeye başlar. bazen de sevdiğim adam saçma sapan bir laf eder, ben sinirlenip ferhunde'den bilinç altımın dondurucu katmanlarına gömmek istediğim konularını getirmesini rica ederim.
-"ferhunde yazdan kalma bi maria puder mevzusu olacaktı, bu akşam masaya hazırlarsın zahmet olmazsa".
kürk mantolu füsun. aşağı yukarı iki gündür düğündüğüm şey bu. can sıkıcı etiketlemelere bir yenisi, düşüncesizlik,plansızlık, boşboğazlık ürünleri.. karakterimin ters olduğu herşey. konu aslına çok eskilere dayanıyor. 10+ bilmem kaç sayı kadar sene önce sevmeye başladığım bir adam. aşkı çok bildiğimi sandığım ilişkiyiyse hiç bilmediğim zamanlar. (ilişki: iki şey arasında karşılıklı ilgi, bağ, münasebet, temas, TDK).süreç karışık, sonuç ayrılık. hızlıca geçersek asıl konu bana hediye ettiği bir kitap.Sabahattin Ali'nin en sevdiği eseri Kürk Mantolu Madonna.okumayanlar için kitap sevip de kavuşamamayı anlatıyor. kendisini Raif Bey ile özleştiren sevdiğim -eskiden sevdiğim- adam benim de Maria Puder olduğumu söylüyor ve neden kavuşamadığımızı anlayamadığını.benim verdiğim cevapsa Maria Puder'in ağzından şu şekilde dökülüyor.
-"..hiçbir kuvvete dayanmadan beni sürükleyebilecek bir erkek..benden bir şey istemeden, bana hakim olmadan, beni tezlil etmeden beni sevecek ve yanımda yürüyecek bir erkek..yani hakikaten kuvvetli,tam bir erkek..şimdi anlıyor musunuz, sizi neden sevmiyorum.."
Maria Puder Raif Bey'e ilk buluşmalarında "ben erkek gibiyim biraz "der. Raif Bey'in de kadın gibi olduğunu söyler. gezegenler bu ilişkinin yürümeyeceğini bağırıyor oysa ki. Maria dimdik bir Yay, Raif ise son derece tipik bir Balık. kitap boyunca Raif Bey'e sempati duyan çok. talihsizliğine üzülen, haline acıyan. bense 160 sayfayı aklımda neden ..? sorularıyla okudum. neden daha çok çabalamıyor? neden gidip aramıyor? neden başka bir çözüm bulmuyor? neden üzerine gidiyor? neden neden neden. bana bu kitabı haline üzülüp ona sempati duyacağımı düşünerek veren adam aslında gömülü olduğu mezarın üzerine daha çok toprak attırıyor farkında değil.olay kapanıyor.
2 gün önce hayatımın geri kalanında uyandığımda yüzünü görmek istediğim adam beni arıyor. çok kitap okumaz, yerinde kitap okuyacak kadar uzun süre duramaz çünkü. başka şeyler yapması gerekir. camdan bakmalı, koşmalı, oturmalı, müzik yapmalı yine koşmalı gibi. oradan oraya uçar, ilgisi kolay dağılır. yeni duyduğu her fikre kapılır sıkılıncaya kadar o fikri kovalar. hareketliliğini seviyorum..şu sıralar çok uzun süren oturmalar yapmak zorunda bırakılıyor ve bunları değerlendirmek için kitap okuyor. telefonu açıyorum heyecanla bana Füsun olduğumu söylüyor.
-"Füsunumsun sen, ben de Kemal'im." diyor.
derin bir nefes alıyorum. kendisini aslında sevmediğim ama bir şekilde okumak zorunda hissettiğim kitapların yazarı Orhan Pamuk yine karşıma çıkıyor. Masumiyet Müzesi tüm masumiyetsizliğiyle karşımda duruyor. uzun zamandır okumaktan kaçtığım elime geldikçe raflara geri attığım Masumiyet Müzesi. "Beşyüz küsur sayfa ama 2 günde 200 leri geçtim sen de oku" diyor. daha sonuna gelmediği kitaptaki Füsun yapıyor beni, sinirimi bozuyor. sinirimi bozduğunu bilmiyor tabiki. Masumiyet Müzesinin kaynağının Kürk Mantolu Madonna olduğunu bilmiyor. Kemal'in sırtında Raif Bey'in hayaletini bir pelerin gibi taşıdığını bilmiyor. bense ağlamak istiyorum. sonu iyi bitmeyecek tahmin ediyorum. Maria Puder'den Füsun'a dönüştürülüyorum. Kürk Mantolu Füsun oluyorum. "okurum, önce elimdeki kitaplar bir bitsin de " diyorum, ama mecburen alıyorum elime uğursuz kitabı. çirkin pembe sarı kapağı bile "yerinde olsam yapmazdım" diye bağırıyor. başlıyorum okumaya. daha bitmedi kitap ama iyi bitmeyecek biliyorum. o da biliyor artık. sosyal paylaşım sitelerinden "yüreğim dolu geziyorum "diyor. bana telefon açıp "Füsun değilsin sen ,ben de Kemal değilim. bilememişim. prensesim geri aldım hepsini beni affet" diye bağırmasını istiyorum. içimdeki kuşlardan biri yerde pıtı pıtı koşarken sinsice yılanlarımdan biri sokup öldürüyor çünkü ferhundenin dikkati kitabın geri kalanında. kafasında yazdığı her sona göre a,b,c,d,e planları yapacak. birkaç gün içimdeki site sakinleri (!) çevreye zarar verecek.. dengeye ulaşana kadar sadece uyumak istiyorum.
-ferhundeeee! al şu konuyu yerine kaldır, sonra bakarız. yoruldum..
:)) pek güzel anlatmışsın, özetlemişsin durumu..
YanıtlaSilVay anasını daha önce nasıl rastlamadım yazılarına yahu!
YanıtlaSil