19 Mart 2011 Cumartesi

Bir bardak çayın eşlik edemeyeceği ruh halim yoktur

-hadi ferhunde, bir çay koy da havamızı bulalım.


Çay benim için bir yaşam biçimi diyebilirim. Peşin peşin söylemeliyim ki bununla gurur duymuyorum. Bu  beni çok az tanıyan insanların bile  2 saat içinde  fark edebilecekleri basit bir gerçek. Az önce çok canım sıkıldı,  bir bardak çay koydum kendime ve sonra düşündüm. Ben bir yerlerde geçmiş bir bir zamanda bir bardak çayın eşlik edemeyeceği ruh halim yoktur demiştim sanırım, doğru demişim. Peki neden?
Belki de bu duruma mantıklı bir sebep aramak gereksiz ama her sınav öncesi ders çalışmamak için yapılan hareketler vardır ya, yarın ÜDS olduğu için ben de bu konuya cevap bulmanın  tam zamanı olduğuna karar verdim. Zaten sayamayacağım kadar çok sebepten dolayı sıkılmalardayım. Burada okumakta olduklarınız da sınav öncesi oyalanmalar sanırım.. Madem bir iş yapıyorum tam yapayım en başından başlayayım
.

Öss zamanlarıydı. Bu dönemlerde hangimiz alışkanlıklarımızı değiştirmedik ki? (herkesin aynı halde olduğunu varsayarak kendimi rahatlatmaya çalışıyorum) bilgisayar ve cep telefonu motivasyona engel olacağı için kullanıma kapalı, geceleri testlere eşlik eden radyo dj lerinin yanına bir süre sonra yeni bir arkadaş buldum: çay.
Küçüklüğümde yurdumuzun deniz kıyısındaki küçük bir ilçesinde annemin peşinde ev oturmasından ev oturmasına -halk arasında gün diye tabir ettiğimiz- koştuğum zamanlar hariç çayla çok aram olmamıştır. Kahveyi de içersem kararırım korkusuyla ağzıma bile sürmezdim. Daha sonraları da kahvaltılda içtiğim 1 bardak haricinde hiç aramadım çayı. Ama bu sabahlamalar döneminde uyanık kalmak için yapılan gece atıştırmaları boş gitmiyordu. Çayla buluşmalarımız böyle başladı. Önce gecede 1 bardak (bu andan sonra göreceğiniz her bardak orta boyutlardaki bir kupayla eş değerdir) olan çay zamanla çoğaldı. Sinsice hayatınızda daha çok yer eden bir arkadaş gibi...  Aradan geçen her sene daha da sağlamlaştırdı yerini. Geceleri uyanık kalmak için içtiğim çay zamanla canım sıkıldığında yanıma koşar oldu; çok yediğimde sindirime yardımcı olması için (tamamen asılsız), az yediğimde midemi doldursun diye (inanırsan olur!) sağ avcuma yaslandı. Yaz geldi herkes soğuk bir şeyler içelim dediğinde ben bir çay alayım dedim. Şaşkın suratlara "çay hararet alır" açıklaması yaptım. Buz gibi havada donan ellerimi sıcak bardağin  etrafına sardım. Parmaklarımdan, dudaklarımdan, ruhuma sıcaklık akıttım. Çok gülerken de çay içtim, Çok ağlarken de. Çok ağlarken çay içilir mi demeyin. Çay demlemek öyle güzel oyalar ki insanı, eller meşgülken düşünceler organize olur. Gözden akan yaşları yüzünüze yaklaşan çayın sıcaklığı kurutur. Gel zaman git zaman kendim gibi bir arkadaş buldum. Bir Earl Grey çayın kokusuna dünyaları verdik. Ben ve bardağim ikiyken dört olduk. Renk renk bardaklarımızdan aldık ruhlarımıza koyduk. Çayımız içtikçe eksildi bardaklarda, o eksildikçe  biz çoğaldık. Çok gezdik, çok oturduk, çok konuştuk çok sustuk. Her anımızı da bir fotoğrafla dondurduk. Kadrajın görünen yüzünde hep bir bardak, görünmeyen yüzünde  bir sürü hatıra. Ve  gün geldi o hayattan mezun olduk. Zaman geçti, çaylar soğudu. Çaylar bizi masalarda bekler oldu. Ben bir çay koydum, ocakta unuttum. O bir çay koydu, bardağı başkasının eline tutuşturdu. Bakın ben bunları yazarken bir yandan onun aldığı bardakta içtiğim earl grey çay nasıl da düşüncelerimi organize etmeme yardımcı oldu. Meğersem bu gece çayım kırgınlığıma eşlik ediyormuş. Çünkü bu arkadaşım beni 1 haftadır aramıyormuş. Sağ elimi bardağımın üzerindeki deniz kızına biraz daha sarıyorum. Kırgınlığımı alsın üzerinden tüten buharla havaya karıştırsın, denizin öbür taraındaki başka bir deniz kızının ruhuna ulaştırsın.
Bir bardak çayın eşlik edemeyeceği ruh halim yoktur. eğer okumaktan hala sıkılmadıysanız nedenini de çünküyle başlayan şu cümlede bulacaksınız:
çünkü siz bardağınızı bırakmadan bardak sizi bırakmaz. Sizi bırakmayacağından emin olduğunuz başka bir şeye sahipseniz çok şanslısınız, eğer değilseniz buyrun;

-ferhunde arkadaşa da bir bardak çay koy.



4 yorum: